İnsanlar, içindeki sevgiyi öldürür.
Her seferine azalıyoruz, bu sefer doğru insan dediğimiz herkes bir parça daha alıp gidiyor.
Birincisi komşumun kızıydı. Sarı saçları masum gülüşü vardı hani, çok sevmiştin hani onu. Ne gündü ama hatırlıyor musun her gördüğünde kalbin çarpıyordu. Yıllar sonra gördüğünde bile derin bir nefes alıp söze başlıyorsun. “Merhaba.”
İkincisi hepsinden daha zordu, ama salaktı. Kendini beğenmiş pislik, hiç acımadım onu öldürürken. Gözlerinin içine baktım ölürken. Öldüğü halde ellerimi çekmemiştim boynundan, ama en başta söylemiştim. Ben olsam karanlık sokağında tek başına boğardım seni diye.
Üçüncüsü yalancının biriydi, ama sevmiştim onu tatlı kızdı. Benim gibiydi, insanların mantığını çözmüştü. Konuşmanın her şeyi çözeceğini biliyordu. Onu öldürmek çok zor oldu, güçsüzdü ama neredeyse kandıracaktı beni. Vazgeçmek üzereydim, güzel sözlerle süsledi cümleleri sundu önüme güzel bir gelecek vaat etti. Ama kısa bir süre güldü, işte o gülüş tamam artık inandı rahatla kasma kendini gülüşü. Profesyonel yalancılar da olmuyor mu bilmiyorum ama gördüğüm benlerin hepsinde vardı. Bıçakla kestim boynunu, asmak istedim başta o bunu hak ediyordu ama biliyordum o haldeyken dayanamaz kurtarırdım. Böylesi daha iyi.
Dördüncüsü çok eski bir arkadaşımdı, çocukluk. Nasıl oldu bilmiyorum yıllar sonra aşık oldum yada kurban kalmamıştı hayatımda, onu seçtim. Salak, seni kaç kere uyardım. Seni benim sevdiğim gibi kimse sevemez dedim. Belki bana çağırdığımda gelseydin kurtulacaktım. Böyle olmayacaktı sonum. Bileklerini keserek evlerinin yanındaki yeşil, boş araziye bıraktım cesedini. Cenazesi de o kadar kalabalık değildi, benlerle doluydu.
Beşinci benim gibiydi, bir sürü ruh hali vardı. Kendi kendine gider gider gelirdi. Belki onunla düzelirdi hayatım ama yapmadım, gitmedim peşinden. Hoşuma gitmişti belkide durduramadım kendimi. Hayallerimle birlikte öldürdüm onu, gözleri kapalıydı. Kalbinden bıçaklandı, şimdi baksam gözlerine pişman olurdum belki.
Altıncı terazi burcuydu bir sürü kişiliği vardı, çocuk gibiydi. Başlarda mutluyduk, sonra değişti. Hiç acımadım, kafasını kaldırma vurarak parçaladım. Hayaller kurdu benimle, ben kendi kendime kurup yıkarken hayallerimi mutlu oluyordum. Geldi kendi girdi hayatıma. Zerre kadar pişman değilim, yine olsa daha beter öldürürdüm.
Yedinci ilk defa şiir yazdığım kızdı, dandik bir şiirdi ama sevmişti. Bursa da öldürdüm onu, çok kolaydı. Zaten kimseye söylememişti, sabah gittim çay içtik öldürdüm ve geldim. Kırık bir boyunla kuytu bir ormanda kaldı.
Sekizinci mükemmeldi. Espriden anlıyordu muhabbeti sarıyordu. Kendini beğenmiş değil, hem kendiyle hemde karşısındakiyle dalga geçmesini biliyordu. Gülmek için saçmalamayı bilirdi. Cin atına binerdik beraber, düştü ve öldü.
. . .
-İnsanları nasıl sevdiğin ve nasıl yaşadığın senin şerefine kalmıştır.
Bir yanıt yazın